Finansal Kiralama Sektörü Nisan 2020

Leasing sektörü önemli ölçüde yatırım malı harcamalarına bağlı çalışan bir sektör olup, yatırım harcamaları da ekonominin gidişatından birebir etkilenmektedir. 2018 yılında küçülen ekonomi nedeniyle yatırımlar ertelenmiş ve bu da sektörün işlem hacimlerine yansımıştır. 2019 yılında 2018 yılına göre, sektörün dolar bazında işlem hacmi %46,7, TL bazında ise %34,0 küçülmüştür. Küçülen işlem hacmiyle birlikte, 2019 yılında sektörün net leasing alacakları ve aktifleri sırasıyla %28,6 ve %24,8 azalmıştır.

Leasing sektörünün brüt işlem hacminin %54,2’sini imalat sanayi, %38,9’unu hizmet sektörü, %1,4’ünü tarım ve %5,5’ini diğer sektörler oluşturmaktadır.  İnşaat sektöründe yaşanan durgunluk leasing sektörünün küçülmesinde temel rol oynamış, 2018 yılında 6,4 milyar TL olan inşaat sektörünün brüt işlem hacmi 2019 yılında 1,7 milyar TL’ye gerilemiştir. İnşaat sektöründeki bu düşüş nedeniyle işlem hacmi içerisinde hizmet sektöründeki daralma %46,9 olmuştur. İmalat sanayideki işlem hacminin daralması ise %22,8 olup, buradaki daralmanın ana nedeni ise tekstil ve tekstil ürünleri sanayinin işlem hacminde yaşanan %42,7’lik düşüştür. 2019 yılında metal sanayideki düşüşün sınırlı olması ve perakende sektöründeki kısmi canlanma daralmayı sınırlasa bile sektörün toplam sözleşme adedi %39,4 azalarak 10.442 adede gerilemiştir. Finans sektörü içerisinde oldukça küçük olan leasing sektörü sadece son iki yılda dolar bazında 1,3 kat küçülerek 2,6 milyar dolara gerilemiştir. Sektörün çok büyük bir bölümünü banka iştiraki şirketlerin oluşturması sektörü ayakta tutmaktadır. 

Sektör ithal ürünlere dayalı yatırım mallarının finansmanını yaptığı için leasing alacakları ağırlıklı olarak döviz cinsindendir. 2019 yıl sonu itibarıyla sektörün 48,7 milyar TL’lik net leasing alacaklarının %77,4’ü döviz cinsindendir. Önceki dönemlere göre TL bazlı işlemler artsa bile sektör halen döviz ağırlıklıdır. Döviz kurlarındaki dalgalanmalardan kaçınmak isteyen yatırımcılar TL bazlı leasing işlemine yöneldiğinde yüksek faiz oranlarına maruz kalmaktaydı. Haziran 2019 sonrası TL faizlerde düşüş yaşanmasına karşın, yatırım ortamındaki bozulmanın, iç talebin yetersizliğinin ve yatırımcı güveninin olumsuz olmaya devam etmesi nedeniyle, ertelenmiş olan yatırımların yapılması imkânsız hale gelmiştir.

 

Devamı için raporu indiriniz...