Elektrik Üretim Sektörü Kasım 2021

Türkiye elektrik sektöründe kurulu güç artışı son dönemlerde devam etmektedir. Her ne kadar bu artışın hızı azalmış olsa da 2020 yıl sonunda 95.891 MW’a yükselen kurulu güç, Eylül 2021 itibarıyla 98.788 MW’a ulaşmıştır. Kurulu güç artışında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı kapasite artışı etkili olmuştur. Doğalgaz çevrim santrallerinin kurulu gücü Temmuz 2021 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre benzer seviyede kalırken, barajlı hidrolik santrallerinin kurulu gücünde %6,4, rüzgar enerjisi santrallerinde ise %25,9’luk artış söz konusu olmuştur. Güneş santrallerinin kurulu gücü Temmuz 2021 döneminde yıllık  %257,6 artış göstermiştir. Söz konusu kurulu güç yapısının değişmesinde bazı ana faktörler etkili olmuştur. Bunlardan en önemlisi dünya da olduğu gibi maliyeti yüksek, çevreye zararlı fosil yakıtlardan elektrik üretmek yerine doğa dostu üretim kaynaklarının benimsenmesidir. Diğer yandan yenilenebilir kaynaklı üretimin teşvik edilmesi ve alım garantilerinin söz konusu olması yatırımcıları bu alana sevk etmektedir.

Ayrıca yenilenebilir üretim kaynaklarının kendi içerisindeki çeşitliliği Türkiye açısından oldukça önem arz etmektedir. Her ne kadar kurulu güç olarak birçok Avrupa ülkesi geride bırakılmış olsa da esas hedef elektrik üretimi içerisinde yenilenebilir kaynaklarının istikrarlı şekilde arttırılması olmalıdır. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları toplam kurulu gücün yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Ancak, bu yenilenebilir kaynakların büyük bölümü hidrolik kökenli santraller oluşturmaktadır. Bu nedenle iklim şartları dolayısıyla yaşanan bir kuraklık durumunda oluşan arz açığı fosil kaynaklı santrallerden karşılanmak durumunda kalınmaktadır. Hali hazırda kurulu güç kapasitesi fazlası bulunmakla birlikte, kuraklık söz konusu olduğunda faaliyete geçebilecek olan kurulu termik gücün önemi artmaktadır. Yenilenebilir enerjide çeşitliliğin arttırılmasının, özellikle iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin görüldüğü bu dönemlerde önemli olduğu görüşündeyiz. Aynı zamanda, yaşanacak kuraklık sonucu düşen hidro üretime alternatif olarak termik üretimin uzun dönemler tek seçenek olarak düşünülmesinin ciddi problemler getireceği kanaatindeyiz.

 

Devamı için Raporu İndiriniz...