İnşaat Sektörü Ekim 2019

İnşaat sektörü gelişmekte olan ülkelerde sürekli ön planda olan sektörlerin başında gelmektedir. Günümüzde inşaat deyince sadece konut sektörü anlaşılmaktadır. Fabrikalar, hastaneler, yollar, köprüler barajlar, havaalanları vb. tüm alanlar inşaat sektörüne dahildir. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde, inşaat sektörünün milli hasıla içerisindeki payının yüksek olması normal karşılanmakla birlikte, bunun sürekli olması ciddi ekonomik problemler getirmektedir. İnşaat sektörü kısa sürede ciddi değerlerin ve rant alanlarının yaratılabildiği sektörlerin başında gelmektedir. Türkiye’de bu sektör büyümeyi etkileyen lokomotif sektörlerden birisi haline gelmiştir. Yeni alanların imara açılması ve özellikle planlı kentleşmenin olmaması nedeniyle özellikle büyük şehirlerde bu sektör, kendisini konut ağırlıklı olarak hissettirmektedir.

2001 krizi sonrası uygulanan politikalar ve uluslararası konjonktürün de desteğiyle birlikte, Türkiye ekonomisinde yaşanan büyüme sonucu kişi başına düşen gelir artmış, hane halkının tüketim harcamalarına paralel olarak ev sahibi olma tercihi öne çıkmıştır. Kişilerin konuta yönelmelerinde; barınma ihtiyacının temel ihtiyaçlar arasında yer almasının yanı sıra yatırım yapma isteği de yer almaktadır. Tasarruf oranının yüksek olmadığı Türkiye’de, insanlar tasarruflarını bono, tahvil ve hisse senedi gibi yatırım araçlarına yöneltmek yerine gözle görebilecekleri ve varlığından emin olabilecekleri bir yatırım olan konuta yöneltmektedirler. İnsanların konut sektörüne yönelmesi ve hükümetin bu alanı olabildiğince desteklemesiyle ülkedeki müteahhit sayısı ve sektör istihdamı ciddi şekilde artmıştır. Geçici olmayıp meslek olarak müteahhitlik yapanların sayısı gelinen dönem itibarıyla 300 binden fazla olup, buna geçici olarak müteahhitlik yapanlarında eklenmesiyle rakamın 450 bini aştığı görülmektedir. Ancak, 2017 yılında sektörde istihdam edilenlerin sayısı 2,1 milyona ulaşmışken yaşanan daralma sonucu Haziran 2019 itibarıyla 1,6 milyon kişiye gerilemiştir.

Konut sektöründeki daralmamanın temelinde yüksek konut kredi faizleri dolayısıyla ipotekli satışların gerilemesi yatmaktadır. Ağustos 2018 döneminde yaşanan kur şoku sonrası artan faiz oranları ve kurlar sektörün geleceğini olumsuz etkilemiştir. Sektörde kur kaynaklı artan maliyetler ve artan maliyetlerin fiyatlara yansıtılamaması, talep yetersizliği ile yeni satışların sınırlı olması, biriken stoklar nedeniyle şirketlerin nakit akışı dengesinin bozulması sektörün başlıca sorunlarındandır.

Bankacılık sektörünce kullandırılmış olan kredilerin sektörel dağılımında inşaat sektörünün nakdi kredileri 2015 yılında 116,2 milyar TL iken 2018 yılında bu rakam iki kat artarak 232,6 milyar TL’ye yükselmiştir. İnşaat sektörü kaynaklı sorunlu alacakları ise aynı dönemde üç kat artarak 4,3 milyar TL’den 12,4 milyar TL’ye yükselmiştir. Sektörün oldukça büyük olması nedeniyle yaratacağı sorunlardan etkilenecek kesimlerin başında bankacılık sektörü gelmektedir. Bununla birlikte, inşaat sektöründeki gelişmelerden etkilenen 200’den fazla alt sektör de dikkate alındığında toplam riskin çok daha büyük olduğu tahmin edilmektedir.

 

 

Devamı için Raporu İndiriniz....